Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a: Makosenlerimi giyer, hesabını sorarım
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Uğur Dündar’ın, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisi hakkında söylediği sözler üzerine açık mektup yayınladı.
“Geçmişe ve geleceğe not düşelim!” ifadeleriyle sosyal medya hesabından paylaşım yapan Kılıçdaroğlu, “Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun mektubu şöyle:
AYAĞINA TAŞ DEĞMEMİŞ, NEZAKET ZİYARETLERİNİN MÜDAVİMİ UĞUR DÜNDAR: Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü… Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik -kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken- ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar… “Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar… Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı… Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.
SİZ HİÇ DEĞİŞMEMİŞSİNİZ: Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik. 1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik… İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik… Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik. Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz! Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık. Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de… Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de… Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük… Pislikler döküldü yürüdük… Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.
BİRAZ KIRICI OLDU AMA KUSURA BAKMAYIN UĞUR BEY BUNLAR GERÇEKLER: Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz. Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz! Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz. Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım. Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem. Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!
SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM VE BEDELİ NE OLURSA OLSUN BU UĞURDA MÜCADELEMİ VERİRİM: Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır. Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım. Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm. Tarih kimi affedecek, kimi affetmeyecek? Bu soruyu da not düşelim zaman göstersin. Bu vesileyle de vatanperver gazetecimiz Sayın Mehmet Ali Birand’ı saygıyla anmış olalım. Onun şahsında bütün gerçek gazetecilere selam olsun… “Bizim Uğur”lar sizin olsun, Tarıklar bizimdir…
Ne olmuştu?
Geçtiğimiz günlerde Sözcü TV’de yayınlanan ‘Sözcün Gücü’ adlı programda Uğur Dündar, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek şunları söylemişti:
“Biz Cumhurbaşkanlığı seçiminde tarihi bir fırsatı kaçırmışız, eğer sayın Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağının getirildiği gün sayın Kemal Kılıçdaroğlu Almaya’ya gitmek yerine, sayın Meral Akşener gibi Saraçhane’ye gelmiş olsaydı ve orada sayın Ekrem İmamoğlu’nun kolunu kaldırarak ‘İşte bizim Cumhurbaşkanı adayımız sayın İmamoğlu’dur, hodri meydan, gelin bakalım yasağınızı koyun’ ya da sayın Mansur Yavaş’ın aynı şekilde bir vesile ile kolunu kaldırıp ‘Cumhurbaşkanı adayımız budur ’demiş olsaydı şimdi biz bambaşka bir Türkiye’de olacaktık ve bambaşka şeyleri konuşuyor olacaktık. Buna bence Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiç hakkı yokmuş, Türk toplumuna çok büyük bir fırsatı kaçırttı ve iyilik etmedi. Tarih onu affetmeyecek.”
(HABER MERKEZİ)