Başkan Yardımcısı Yılmaz: “Aile ve Gençlik Bankası yasa tasarımızı yeni dönemde meclisimize sunacağız”
Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Aile ve Gençlik Bankası kurmayı hedeflediklerini belirterek, “Bu bizim seçim vaatlerimizden biriydi. Bu konuda da çalışmalara başladık. Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda çalışmalara başladık. Belli bir aşamaya getirdik. Olgunlaştığımızda yeni dönemde kanun teklifimizi meclisimize sunacağız. Aile ve Gençlik Bankası’nı kuracağız.” dedi.
Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz bir dizi incelemede bulunmak üzere Trabzon’a geldi. Kentte inceleme ve temasların ardından Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, DSİ 22. Bölge Müdürlüğü’nde düzenlenen ‘Trabzon İş Dünyası Toplantısı’na katıldı. Toplantıya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, AK Parti Trabzon Milletvekilleri, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ve iş adamları katıldı.
Konuşmasına Fas’ta meydana gelen depremle başlayan Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, depremden etkilenen Fas vatandaşlarına geçmiş olsun dileklerini iletti. Yılmaz, “Bildiğiniz gibi bugün Fas’ta deprem oldu. Faslı kardeşlerimize geçmiş olsun diliyorum. Depremde çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği anlaşıldı. Henüz kesin rakamlar açıklanmadı. ama her geçen saat arttığını görüyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, geride kalanlara sabır ve sağlık diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti olarak İçişleri Bakanımız. ve diğer yetkililer, olayın ilk anından itibaren Faslı yetkililerle temasa geçti. Türkiye Cumhuriyeti olarak elimizden gelen her türlü desteği vereceğimizin sözünü verdiler. AFAD bazı hazırlıklar yaptı. Hem çadır hem de yiyecek, ilgililere iletildi. Hem arama kurtarma grubu olarak ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğumuzu muhataplarımıza, Fas devletinin talebine bağlı olarak da her an yardıma hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim. Toplum ve millet olarak Dünyanın neresinde olursa olsun felaketlere uğrayan, felaketlerle mücadele eden bir toplumuz. Afet mağdurlarının yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Hiçbir zaman millete hayal satmadıklarını belirten Yılmaz, “Barış ve güven iklimini ülkemizin her karışında yaşatma anlayışıyla teröre karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha ifade etmek isterim. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimiz için her zaman büyük hayaller kurduk. Ancak milletimize hiçbir zaman hayal satmadık. Daima ayakları yere basan program ve projeleri hayata geçirdik. Yatırımlar yaptık. Ülkemizi buluşturduk. 21 yılda 3,5 trilyon dolarlık yatırımla, son 20 yılda gerçekçi siyaset, çalışma ve hizmet siyaseti yaptık, 21 yıldır ülkemizin asırlık eksiklerini tamamlamaya çalışıyoruz, çalışmaya devam ediyoruz. Halkımızın daha büyük umutlarla, daha büyük hedeflerle girmesi için bu yeni yüzyıla Türkiye yüzyılı diyoruz. Taşıyacağımız bir yüzyıl olmayı hedefliyoruz” dedi.
“Kurda belli bir artış oldu. Bu tekrarlanacak bir artış değil”
Türkiye’nin son 20 yılda dünyanın 2 puan üzerinde bir büyüme performansı gösterdiğini vurgulayan Yılmaz, “Bir yandan zor bir dönemden geçtiğimizi kabul etmek zorundayız. Dünya hâlâ bunun etkilerini tam anlamıyla atlatmış değil. Son 20 yıllık döneme baktığınızda Türkiye ekonomisi son 20 yılda ortalama yüzde 5,5 büyüdü.” Dünya ekonomisi yüzde 3,6 civarında bir büyüme kaydetti. Yani Türkiye son 20 yılda dünyanın yaklaşık 2 puan üzerinde bir büyüme performansı sergiledi. Bir yıl boyunca bunun çok da önemli olmadığını söyleyebilirsiniz. Peki bunu başaran bir ülke 20 yıllık ortalamada dünyadaki konumuna nerede ulaşabilir? Ayrıca ne kadar taşıdığını da hesaplayabilirsiniz. Dünyada son yıllarda sadece büyümede bir yavaşlama var. Bu yıl dünyada yüzde 3 civarında bir büyüme bekleniyor. Önümüzdeki yıllarda da aynısı olacak. Yani ortalama dünya büyümesi yüzde 3,6’dan yüzde 3’e düştü. Dünya ticareti de birebir bazda çok daha fazla. Eskiden hızla gelişirdi ama son yıllarda büyümenin bile bu yılın altına düşmesi bekleniyor. Dünya ticaretinde bu yıl yüzde 2 civarında bir artış bekleniyor. Dolayısıyla dünya ekonomisinin pek de iyi durumda olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Öte yandan ne yazık ki Ukrayna-Rusya savaşı gibi olumsuz jeopolitik gelişmeleri de görüyoruz. Avrupa’yı derinden etkileyen büyük bir savaşın, büyük bir çatışmanın olduğunu, enerji ve gıda başta olmak üzere birçok emtia fiyatlarının bu gelişmelerden etkilendiğini hep birlikte görüyoruz. Bunların ötesinde ülkemizde büyük bir deprem yaşanıyor. Bu yıl sürekli bir artış var. Bunun nedeni politikalarımızdaki geçiş sürecidir. Çok net bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Döviz kurunda belirgin bir artış yaşandı. Bu tekrarlanacak bir artış değil. Diyelim ki birikmiş bir ihtiyaç vardı. Bu ortaya çıktı. Bundan sonra daha istikrarlı bir trend olacak. Öte yandan enflasyonun üzerinde fiyatlarda yaptığımız artışlar ve bütçe açısından aldığımız önlemlerin enflasyona olumsuz etkileri oldu. “Fakat önümüzdeki yıldan itibaren enflasyonu kontrol altına alacağız” dedi.
“Her şeyin bir dozu vardır”
Türkiye’nin satın alma gücü paritesine göre dünyanın 11’inci büyük ekonomisi olduğuna işaret eden Yılmaz, “Bununla ilgili plan yaptık, program yaptık. Bir taraftan Merkez Bankamızın politikalarıyla, diğer taraftan da bu hedefe ulaşacağız. maliye politikalarımız ve yapısal reformlarımız var. Bunun detaylı versiyonunu orta vadeli programımızda bulabilirsiniz.” Bu bizim ikinci hedefimiz. Birincisi felaketin yaralarını sarmak. İkincisi enflasyonu tek haneye indirmek. Üçüncü hedefimiz bunları yaparken büyümeyi ve istihdamı sürdürmek. Cumhurbaşkanımız her zaman bunun altını çiziyor. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla cari açığı belli bir düşük seviyeye indirerek büyümemizi istikrarlı tutacağız. Orta vadeli programımızda da yine bu çerçeveyi esas aldık. Belki büyümede bir azalma olacak ama az önce dünyada aslında genel bir gerileme olduğunu söyledim. Dünyada büyüme yüzde 3’e düştü. Bu dönemde ortalama yüzde 4,5 büyüme hızına ulaşmayı bekliyoruz. Yine dünyanın 1,5 üzerinde bir büyüme hızıyla gidebileceğimizi düşünüyoruz. Büyümenin kalitesi büyüme oranından daha değerlidir. İçeriği, bileşimi ne olursa olsun, büyüme yaklaşımımızda tüketim odaklı değil, yatırım ve ihracat odaklı bir büyüme öngörüyoruz. Bu, enflasyon yaratmayan, aksine onu daha da düşüren bir büyüme yaklaşımını ifade ediyor. Tüketim elbette korkunç bir şey değil. Elbette refah için tüketim olacak. Ama her şeyin bir dozu vardır. Fazla olunca hiçbir şey işe yaramaz. İthalatı artırabilir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemdeki büyümemiz yatırım ve ihracat odaklı bir büyüme olarak tasarlandı. Bu bizim üçüncü amacımız, dördüncü hedefimiz ve tüm bunları neden yapıyoruz? Bunu insanlar için yapıyoruz. Ekonomi İnsanlar için insan olmazsa ekonomi de olmaz. Kalkınmanın, büyümenin ve ekonominin amacı insanlığa hizmet olduğu gibi, en temel araç da yine insandır. Dolayısıyla bu programın temel amacı toplumsal refahı artırmak, sosyal adaleti güçlendirmek ve ülkemizi halkımızın refahını kalıcı olarak artıran bir konuma yükseltmektir. Dolayısıyla bu bizim ana hedefimizdir. Orta vadeli programda politikalarını tekrar görebilirsiniz. Vergi reformu anlayışımızdan eğitim ve mesleki eğitimde yapacaklarımıza, afetlerle ilgili konulardan çevre sorunlarına kadar toplumsal refahı artıracak pek çok konuyu orta vadeli programa dahil ettik. Değerli arkadaşlar, orta vadeli programa ilişkin bazı göstergeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yıl 2023 artı 3 yıllık orta vadeli program. 2023, 2024, 2025, 2026 yani önümüzdeki üç yıl. Ayrıca bu yılın rakamlarını da güncelliyoruz. Önümüzdeki üç yıla ilişkin politikalarımızı ve varsayımlarımızı ortaya koyuyoruz. 2023 yılındaki iddiamıza göre bu yıl tarihimizde ilk kez 1 trilyon doları aşacağız. Hatta şu anda bile geriye dönük 12 aylık hesaplama yaptığımızda 1 trilyon doları aştık. Bu Türkiye için bir ilkti. Satın alma gücü paritesi ile dünyanın 11. büyük ekonomisiyiz. Bu yeni rakamla 1 trilyon doları aşan nominal dolar büyüklüğüyle 17’nci büyük ekonomi konumundayız. Nominal dolar cinsinden. Sadece son 20 yılı söyledim. Dünya yüzde 5,5 büyürken biz yüzde 3,6 büyüdük. Önümüzdeki 3 yılda yine ortalama 4,5 büyüme bekliyoruz. “2026 yılına kadar 1,3 trilyon doların üzerinde bir ekonomik büyüklüğe ulaşacağımızı tahmin ediyoruz” dedi.
“2026’da ihracatta 300 milyar doları aşacağımızı öngörüyoruz”
Kişi başına düşen gelirin 14 bin 885 dolara ulaşacağını tahmin ettiklerini belirten Yılmaz, “Bu da önemli bir kritik eşiği aşacağımızı gösteriyor. Dünya Bankası’nın bir sınıflandırması var. Ülkeleri düşük gelirli ülkeler, alt orta gelirli ülkeler, alt orta gelirli ülkeler olarak sınıflandırıyor.” üst orta gelirli ve yüksek gelirli ülkeler. Dünya Bankası’nın 13 bin 845 dolarlık bir eşik değeri var. Bunu aştığınızda yüksek gelirli ülkeler sınıfına giriyorsunuz. Burada Türkiye 2026’da yapacağı gelişmelerle inşallah Bu dönemde yüksek gelirli ülkeler ligine adım atacağız. Muhtemelen en alttan başlayacağız ama o lige geçmiş olacağız. Bu dönemde istihdamı bir daha ihmal etmeyeceğimizi belirtmiştim. Artışa devam edeceğiz. büyüme ile istihdam ve diğer destekleyici politikalar başta genç ve kadın girişimciliği istihdamı olmak üzere birçok politika aracılığıyla program döneminde ilave 2,7 milyon istihdam oluşacağını hesaplıyoruz. Yıllık 900 bin civarında istihdam artışı bekliyoruz. başka sayılar da eklenebilir ama bunları temel sayılar olarak nitelendirebilirim. Buna ihracatı ve turizmi de ekleyebilirim sanırım. 2026 yılında ihracatta 300 milyar doları aşacağımızı tahmin ediyoruz. Bu yıl ise 255 milyar dolar olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla ihracatta ilk kez 2026 yılında 300 milyar dolar sınırını aşacağımızı öngörüyoruz. Turizm gelirleri açısından 2026 yılında 70 milyar doların üzerinde bir turizm hacmi beklediğimizi söyleyebilirim. Trabzon’un ve Doğu Karadeniz bölgesinin daha fazla katkı sağlayacağına canı gönülden inanıyoruz. “Muhteşem güzellikleri ve doğal turizmiyle Trabzon’un bu hedeflere önemli katkı sağlayacağını belirtmek isterim” dedi.
“Aile ve Gençlik Bankası Kanun Teklifimizi Yeni Dönemde Meclisimize Sunacağız”
Aile ve Gençlik Bankası faaliyetlerinin belli bir aşamaya getirildiğini belirten Yılmaz, “Karadeniz’deki yeni doğalgaz ve petrol aramalarını, fırsatlarını biliyorsunuz. Bu konularda da çok değerli gelişmeler kaydettik. Bu çerçevede bir Aile ve Gençlik Bankası var. Seçim sözlerimizden biriydi. Bu konuda Aile ve Gençlik Bankası kurmayı hedefliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda çalışmalara başladık. Belli bir aşama var. Olgunlaştığımızda yeni dönemde kanun teklifimizi meclisimize sunacağız. Aile ve gençlik bankasını kuracağız. Bunu da adım adım devreye sokacağız. Gelirlerinin bir yüzdesini buna aktararak bunu hayata geçireceğiz. Banka olarak yeni evlenen çiftlere buradan takviye yapacağız. Gelecekte muhtemelen genç girişimcilere buradan daha fazla destek sağlama olanaklarını araştıracağız” dedi.
“Üzerinde bulunduğumuz kolu kesmemeliyiz”
Doğu Karadeniz’in değerinin bilinmesi gerektiğini belirten Yılmaz, “Bu Doğu Karadeniz Bölgesi gerçekten bir cennet. Geçmişte Kalkınma Bakanı olarak geldiğimde hep şunu söylerdim. Bunu da söyleyelim. Esprili bir dille buradaki insanlarımızın cennete gittiklerinde kendilerini yabancı hissetmeyeceğini söylüyordum.” Gerçekten cennet gibi bir bölgedeyiz. Ama bu bölgenin değerini, sürdürülebilirliğini bilmemiz lazım, tekrar ediyorum. Sürdürülebilirlik çok çok değerli bir şey. Bindiğimiz kısmı kesmemeliyiz. Mevcut değerlerimizi ve güzelliklerimizi çok ciddi bir şekilde korumamız gerekiyor. Elbette kullanmalıyız ama savunma amaçlı ve kullanım istikrarı için kullanmalıyız. Bunu yaptığımızda bu maliyetler gelecek nesillere kalacak ve katma değeri daha yüksek bir turizm inşa etmiş olacağız. Bu yıl 1 milyona yakın turist bekliyoruz. Öte yandan eğitim turizmi ve sağlık turizmi gelişiyor. Binlerce yabancı öğrenci var. Umarım daha fazlası olur. Sağlık turizmi de var. Ama en değerlisi sıradan yeşil yol dediğimiz yayla turizmidir. Bunu tekrar ifade etmek isterim. Belki bir süre yanlış algılandı. Bu marka bir doğa turizmi rotası, amacımız buydu. Devlet Planlama Teşkilatı’ndayken üzerinde çalıştığımız bir projeydi. O dönem Bakanımız Faruk Nafiz Özak’la birlikte çalıştık. O burada. Gerçekten en coşkulu savunucularından biriydi. Kendisine sizin huzurunuzda teşekkür ediyoruz. İyi bir ekiple çalışıldı. Amaç şuydu. Belirli bir rotayı uluslararası bir markaya dönüştürmek. Denizlerimizde mavi yol denilen rotalar olduğu gibi, Yeşil Yol rotamız da olsun. Uluslararası bir marka olsun. Kesinlikle uluslararası bir standart olması gerekiyor. Buraya doğayla uyumlu bir yol yapılması gerekiyor. Yaylaların ortasında yerel malzemeler kullanılmalı ve yerel mimari kullanılmalıdır. ve bu rota boyunca yeterli kalitede bir destinasyon oluşturmak. Yerli turist geldiğinde de, ülkeden ziyaretçi geldiğinde de çok güvenli, konforlu ve kaliteli bir doğa turizmi yaşansın. Katma değeri yüksek bir turizm olsun. Önemli olan buydu. Bu yönde pek çok çalışma var. İnfaz edildi. Net bir noktaya gelindi. “Önümüzdeki dönemde geçmişin yeterince değerlendirilip yeniden tartışılmasıyla bu konuda farklı girişimlerde bulunulabileceğine inanıyorum” dedi.
Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak gerçekleştirildi. – TRABZON